Brezilya 2014 Dünya Kupası bütün hızıyla devam ediyor… Birinci tur ve ikinci tura maçları sonunda geçtiğimiz iki dünya kupasına göre futbol kalitesi açısından çok daha iyi bir dünya kupası izlemekteyiz.
Kupanın Amerika Kıtası’nda organize edilmesi Amerika takımlarına hava şartları ve seyirci avantajı sağladığı için ikinci tura sekiz Amerika yükselirken; Avrupa altı, Afrika iki takım ile sınırlı kalmıştı. Avrupa takımları ikinci turda başarılı sonuçlar alarak kıtalararası rekabette durumu eşitlediler. Çeyrek finalde dört Amerika, dört Avrupa takımı mücadele edecek.
Birinci turda yaşadığımız en büyük sürpriz İspanya’nın elenmesi oldu. 2008 Avrupa Kupası Şampiyonluğu, 2009 Konfederasyon Kupası Kupası Üçüncülüğü, 2010 Dünya Kupası Şampiyonluğu, 2011 Konfederasyon Kupası İkinciliği ve 2012 yıllarında Avrupa şampiyonluğu, 2000 yılında Dünya Şampiyonluğu kazanması başarısının yanında, 2009 yılında Konfederasyon Kupası’nda üçüncülüğü, 2011 yılında Konfederasyon Kupası ikinciliği derecelerini de elde eden İspanya Milli Takımı’na ne oldu? Büyük bir takım için en zor dönem üst üste başarılar kazandıktan sonra başlar… İspanya’nın iskeletini yakın geçmişte büyük başarılar kazanan oyuncular oluşturduğu için başarıya doymuş bir takım ile oynamanın yarattığı dezavantaja, “tika-taka” oyun sisteminin çözülmüş olması eklenince kupanın en büyük favorisi birinci turda elendi.
Ulusal ligleri açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden olan İtalya ve İngiltere’nin elenmesi ise sürpriz değildi, futbolseverlerin beklediği bir sonuçtu. Zira, büyük bütçeler ve yabancı oyuncu oynatma serbestinin sağladığı avantajlar ile dünyanın dört bir yanından yetenekli oyuncuları kadrosuna katma olanağına sahip olan İngiliz ve İtalyan kulüpleri oyuncu yetiştirmeyi yıllar önce bıraktı.
İyi futbollarıyla dikkati çeken Almanya, Fransa, Belçika ve İsviçre parlak altyapı sistemleriyle dikkati çekiyorlar. Fransa, eski sömürgelerini dolaşarak keşfettiği parlak yetenekler ile büyük şehirlerin arka sokaklarında büyümüş olan yetenekli göçmen çocuklarını biraraya getirip çok parlak bir kuşak oluşturarak Dünya Şampiyonu, Avrupa Şampiyonu ve Konfederasyon Kupası Şampiyonu oldu. Bu büyük başarıların sonrasında göç alan diğer Avrupa ülkeleri ulusal takıma seçilme yetkinliklerini yeniden tanımlayarak, siyasi ve ekonomik ilişkilerini devam ettikleri eski sömürgelerindeki yetenekli gençlere ve çalışmak için ülkelerine yerleşmiş olan göçmenlerin çocuklarına ulusal takımlarının kapılarını açtılar. Dünya Kupası’nda oynadıkları futbol ile dikkati çeken Fransa, Almanya, İsviçre ve Belçika’nın başarısının sırrı bu sistemdedir.
Çeyrek final maçlarına değinirsek… Brezilya iyi futbol oynayamasa da ev sahibi olmanın avantajı, adının büyüklüğü ve Neymar’ın becerileri sayesinde çeyrek finale yükselerek Kolombiya ile eşleşti. Falcao’nun yokluğuna rağmen, oynadığı göz alıcı ve yüksek tempolu futbol ile futbolseverlerin haklı takdirini kazanan Kolombiya’nın bugün Brezilya’yı eleyebileceğini düşünüyorum. Özellikle birinci turda çok başarılı maçlar çıkaran Fransa’nın Almanya ile çeyrek finalde eşleşmesini bir erken final olarak niteliyorum. Kadrosunun gücü ve kolektif oyun anlayışıyla öne çıkan Almanya’ya karşı, göze hoşgelen, tempolu oyunuyla dikkati çeken Fransa arasındaki mücadeleden Almanya galip çıkacaktır. Olağanüstü yetenek Arjen Robben’in sürüklediği Hollanda’nın şampiyonanın sürpriz takımı Kosta Rika’yı zorlanmadan geçeceğine inanıyorum. Arjantin, takım oyunu ve kadro zenginliği açısından zayıf görünse de bir takımı tek başına dünya şampiyonu yapabilecek yeteneğe sahip olan Lionel Messi sayesinde yarı finale çıkacaktır.
Yayın Ortamı: Spor Kritik
Yayın Tarihi: 04.07.2014