KORAY ERDİVANLI

Süleyman Seba modeli Beşiktaş’ın kurtuluş reçetesi olabilir

Süleyman Abi; Beşiktaş duruşudur, heykeli dikilen adamdır, izinden yürünmesi gereken liderdir, İstanbul beyefendisidir, sokaktaki insandır, dürüsttür, sportmenliğin simgesidir, Beşiktaşlıların gönlünde yatan kartaldır. Sportif değerleri, kişiliği, aktif futbol geçmişi ve yönetimsel becerisiyle Türk spor kulüpleri ve Beşiktaş adına önemli bir örnektir.

Süleyman Seba’nın Beşiktaş için ifade ettiği değeri anlatmak için, Süleyman Seba’yı milat kabul edip Beşiktaş’ın tarihini iki parçaya bölsek, birinci parçaya “Süleyman Seba’dan önce”, ikinci parçaya “Süleyman Seba’dan sonra” desek sanırım spor tarihçileri bana kızacaklardır. Zira, Süleyman Seba’dan önce, adları şanlı kulübün tarihine altın harflerle yazılmış nice değerli spor adamı ve sporcu vardır. Onları unutulmaz kılan Türk sporu ve siyah beyazlı camia için yaptıklarıdır.

Süleyman Seba, her ne kadar bir milat olmasa da, Türk sporu ve Beşiktaş adına son 25 yılın en önemli spor adamıdır. Siyah beyazlı camiaya onaltı yıl başkanlık yaptı, başkanlıktan ayrıldıktan sonra kendisine ‘Onursal Başkan’ sıfatı verilerek teşekkür edildi.

Süleyman Seba, başkanlığı boyunca kendisinden önce kulübün başkanlık koltuğunda oturanlar tarafından yapılması gerekip de yapılmayan birçok şeyi yaşama geçirdi. Siyah beyaz gönüllere sportif açıdan altın bir çağ tattırdı. Gönülden Beşiktaşlı olduğu için ‘benden sonra bahar’ dedi; kulübün geleceğine yönelik yatırımlara yöneldi. Zira, dünya futbolunun gittiği yönü görmüştü; spor kulüplerinin faaliyetlerini varlıklı yöneticilerin keselerine bakarak değil, kendi gelirleriyle sürdürmeleri gerektiğinin altını çizdi her zaman…

Bugün, Süleyman Seba’dan sonrasına baktığımızda Beşiktaşlıların şapkalarını önlerine koyup uzun uzun, kara kara düşündüklerini görüyorum. Efsanevi yöneticinin başkanlığı bıraktığı 2000 yılının üzerinden yaklaşık ondokuz yıl geçti. Kara Kartal, 2.500.000.000 TL derinliğinde büyük bir borç kuyusunun için düşmüş, yukarı tırmanmak için tutunacak bir yer arayarak şaşkın şaşkın etrafına bakıyor adeta. Çok değil, daha geçen yıl görülen sportif başarıları önümüzdeki yıllar için hayal edebilmek bile mümkün değil.

Türkiye’nin en büyük üç büyük spor kulübünden birisi olarak Türkiye’ye 115 yıldır gurur veren başarılar armağan eden Beşiktaş Jimnastik Kulübü çağdaş ve sistematik bir yönetim modeline ne zaman kavuşacak?

Beşiktaş’ın başta futbol olmak üzere onlarca spor dalında çok büyük başarılara imza attığı gerçeğini dikkate alırsak, kulübün kötü yönetildiğini söylemek spor tarihimiz boyunca hiçbir karşılık beklemeden Beşiktaş’a yıllarını vermiş özverili yöneticilere, spor adamlarına, üyelere ve çalışanlara karşı büyük bir haksızlık olur.

Beşiktaş’ın bugün yaşadığı sorunlar 2000 yılından sonra küreselleşmenin etkisiyle egemenliğini ilan eden endüstriyel futbolun zorunlu kıldığı kurumsal ve sistematik yönetim yapısının uzağında kalmasından kaynaklanıyor.

Beşiktaş daha iyi yönetilmelidir

Beşiktaş, futbolda Süper Lig şampiyonluğu, Avrupa Ligi şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final gibi büyük başarılar hedefleyen bir kulüp olarak küresel futbolun zorunlu kıldığı çağdaş yapıyı kurmalı, mali istikrar oluşturmalı; bunların sonucu olarak sportif başarı ve yönetimsel etkinliği sürdürülebilir kılmalıdır.

Başarı sürdürülebilir değilse saman alevi kadar ışır

Beşiktaş, Süleyman Seba’nın görevden ayrılması sonrasında iş dünyası kökenli birçok değerli sporsevere yönetim kurulu ve şube yönetimlerinde yer verip sportif ve yönetsel açıdan çağın gerektirdiği birçok yeniliği uygulamaya almış olsa da bugünkü duruma baktığımızda mali açıdan korkunç bir noktaya gelinmiş olduğunu, sportif açıdan tatmin edici sonuçlardan uzakta kalındığını görmekteyiz.

Beşiktaş’ın kurtuluş çareleri içerisine ‘Süleyman Seba Modeli’ de eklenmelidir.

Süleyman Seba kendisinden önceki başkan Mehmet Üstünkaya’nın kurduğu futbol okulundan yetişen genç yetenekleri başarıyla yönlendirerek büyük sportif başarılara imza attı gibi, mali açıdan istikrarlı bir yapı oluşturmayı başarmıştı. Futbolculuğundan gelen deneyimleri sayesinde saha içini sporcuların bakış açısıyla görebildiği gibi futbolu bıraktıktan sonra yönetici olarak görev almış olması nedeniyle yönetim deneyimine de sahipti.

Beşiktaş camiası; çeşitli spor dallarında aktif spor yapmış, aktif spor yaşamını sona erdirdikten sonra teknik yönetim kadrolarında görev almış, öğrenim düzeyi yüksek spor adamlarına yönetim kurulunda ve şube yönetimlerinde yer verebilir, kulüp başkanını simge sporcular arasından seçebilir.

Bayern München benzer bir yönetim modeli ile tüm dünyaya meydan okuyor.

Dünyanın en büyük kulüplerinden biri olan Bayern München başkanlık koltuğunu Franz Beckenbauer, Karl-Heinz Rummenigge gibi simgeleşmiş futbolculara veriyor; kazandığı göz kamaştırıcı başarılar ile yönetim modelinin doğrulunu kanıtlıyor. Beşiktaş, tekrar tekrar başladığı noktaya gelmemeli, Genel Kurul üyeleri Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışarak zamanını boşa harcamamalı.

Onursal Başkan’ın yönetim anlayışı çağdaş ve kurumsal yönetim modellerinin ilkeleriyle birleştirilerek yeniden yaşama döndürülebilir. Tabii ki ‘Süleyman Seba Modeli’ tek çare olarak görülmemeli ama darboğazdan çıkış için aranılan çözüm seçenekleri arasına yazılmalıdır.

https://indigodergisi.com/2018/12/suleyman-seba-modeli-besiktas/

Yayın Ortamı: İndigo Dergisi

Yayın Tarihi: 09.12.2018

Paylaş:
Efsanevi bir tekeyi vurmak