KORAY ERDİVANLI

Fidel Castro

Fidel Castro… Kimine göre diktatör, kimine göre bağımsızlık mücadelelerinin gururlu simgesi… Latin Amerikalı devlet adamı, sporseverliği ile de bilinirdi. Halkına spor yapma olanakları sağlamak için büyük kaynaklar harcadı.

Sakalı, yeşil üniforması ve purosu ile belleklerimize kazınan latin amerikalı lider mücadelesini yaşamının sonuna dek sürdürdü. Hiçbir zaman başını eğmedi, ruhunu ülkesine adadı. Kimi çevrelerce diktatör olarak nitelendirilerek yerilse de milyonlarca insana vatan sevgisi ve bağımsızlık uğruna neler yapılabileceğine dair çok değerli dersler verdi.

Küba Devrimi, Latin Amerika tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır

Fidel Castro; 13 Ağustos 1926’da, yoksul bir bölge olan Mayari’de doğdu. Havana Üniversitesi’nden Hukuk alanında doktora derecesi aldı. 1956 yılında siyasi otoriteye karşı başlatılan mücadele 6 Ocak 1959’da zaferle sonuçlandı. Küba bağımsızlığını kazandı, Fidel Castro önderliğinde sosyalist bir rejim kuruldu. 1959 yılında gerçekleşen devrim sonrasında Küba Adası’nda egemenliğini yitiren ABD çok geniş kapsamlı bir ambargoyu devreye sokarak henüz emekleme dönemini yaşamakta olan genç rejimin belini bükmeye çalıştı. Atlas Okyanusu’nun ortasında kendi başına kalmaya zorlanan genç Küba’nın ekonomik, ticari ve kültürel açıdan eli kolu tamamıyla bağlandı. Castro, Sosyalist devletlere yaklaşıp Küba’yı kendi kendine yeten bir ülke yapma kararı aldı. Gelişmiş bir ülke oluşturamasa da halkını mutlu etmeyi başardı. 2008 yılına kadar ülkesinin başında kalarak dünya siyasetinin en ilgi çekici simalarından birisi olarak anıldı.

Fidel Castro, Küba sporunda göz kamaştırıcı bir gelişme gerçekleştirdi

Devrimden önce Küba’daki beden eğitimi sistemi Kübalı çocukları ve gençleri spor yapmaya özendirici olmaktan çok uzaktı. Profesyonel sporcuların çoğunluğu ya varlıklı ailelerden ya da özel kurslar görmüş insanlar arasından çıkardı. 1928 ve 1948 yıllarında yapılan sportif yatırımlar beklentilerin çok uzağında kalmış, yine geniş halk kitlelerine imkan sağlamaktan çok uzak kalmışlardı.

1959 yılında kurulan yeni hükümet ulusal çapta bir plana imza atarak sporun gelişimi üzerine yepyeni bir dönem başlattı. Tüm yurttaşlara serbest ve ücretsiz olarak spor okullarından yararlanma olanağı sunuldu. 1961 yılında çocuk, genç ve her yaştaki yetişkinlerin kullanımı için Ulusal Spor, Fiziksel Öğrenim ve Rekreasyon Enstitüsü kuruldu. Kurum, sağlıklı yaşam ve profesyonel amaçlı tüm spor faaliyetlerinin yönetimiyle görevlendirildi.

Eğitmen, hekim, antrenör ve sporcu yetiştirmenin yanında sportif faaliyetlerin hizmet kalitesinin geliştirilmesi, sportif gereçlerin üretimi ve spor bilimlerinde araştırmalar yapılması da kurumun sorumlulukları arasındadır. Kısaca EIDE adı verilen sistem ilk öğrenim seviyesinde spora yeteneği olan çocukların keşfedilmesini ön görür ve spor ağırlıklı öğretim veren orta dereceli okullara yönlendirilirler. Küba’da tüm ilk ve orta öğretim seviyesindeki okullarda sportif ve bedensel eğitim dersleri zorunludur. Tüm orta dereceli okullarda basketbol, beyzbol, atletizm, jimnastik ve voleybol temel dallar olarak kabul edilir.

Küba, olimpiyatlarda 197 madalya kazandı

Paris 1900 olimpiyatlarından Roma 1960 olimpiyatlarına kadar toplam 12 madalya kazanmış olan Küba, Roma 1960 ile Rio 2016 arasında 197 madalya kazanmayı başardı. Başlıca spor dallarına göz attığımızda 67 madalya ile boks, 40 madalya ile atletizm ve 35 madalya ile judonun başı çektiğini görüyoruz. Ayrıca, Ada’da son derece popüler olan beyzbolda üç altın ve iki gümüş madalya kazanma başarısı gösterilmiş. Genel olarak bakıldığında 79 altın, 67 gümüş ve 70 bronz olmak üzere toplam 209 madalya ile Küba Latin Amerika sporunun zirvesinde oturuyor.

Üç olimpiyat üst üste altın madalya kazanarak spor tarihine adını altın harflerle yazdıran şampiyon boksör Teofilo Stevenson, hem 400 metre hem 800 metrede Olimpiyat Şampiyonu olan ilk atlet olarak tarihe geçen Alberto Juantonera ile 2.45 metre derecesiyle yüksek atlamada hala dünya rekorunu elinde bulunduran büyük şampiyon Javier Sotomayor ülkenin yetiştirdiği en büyük sporcuların başında geliyor.

Küba’nın sporcu yetiştirme sistemi Türkiye için iyi bir örnek olabilir

Küba; Berlin Duvarı’nın yıkılışının etkisiyle domino taşı gibi devrilen sosyalist rejimlerin hala ayakta kalmayı başarabilen son temsilcilerinden birisi olarak görülmekle birlikte güzel sahilleri, oynak salsa ritmi, yemyeşil ormanları ve hala 1960’lı yılları yaşayan mimari ve sosyal yapısıyla turizm cenneti olarak da anılıyor.

Her ne kadar spora yapılan yatırımlar zaman zaman ‘halka afyon sunulması’, ‘sporun politik bir araç olarak kullanılması’ şeklinde eleştirilse de uluslararası başarıların ülkenin saygınlığını arttırdığı ve ülke tanıtımına paha biçilemez katkılarda bulunduğu reddedilemez bir gerçektir. Beyzbola duyduğu özel ilgisiyle tanınan Fidel Castro, liderliğini üstlendiği devrimi gerçekleştirdikten sonra sporun geniş halk kitlelerine yayılması için planlı ve başarıyla organize edilmiş yatırımlar yaparak Küba’yı latin amerika sporunun zirvesine çıkmayı başardı. Bu başarı, sportif açıdan gelişme planları arayışında olan Türkiye için incelenmeye değer bir örnektir.

Kaynakça:

  • Fidel Castro deftly fused sports into Cuba’s national identity, ESPN.com News Services, 26.11.2016
  • How Fidel Castro’s revolution turned Cuba into olympics power, TELESUR, 25.11.2016

https://indigodergisi.com/2016/11/fidel-castro-spora-asik-bir-devlet-adami/

Yayın Ortamı: İndigo Dergisi

Yayın Tarihi: 27.10.2016

Paylaş:
Türkiye ekonomisinin yaşadığı değer