Beko Basketbol Ligi’nde Fenerbahçe ve Galatasaray finale kalınca, bir basketbolsever olarak final serisini hevesle izlemeye başladım. Arka arkaya oynanan çekişmeli maçlar sonrasında final serisinde 3-3′e gelindi ve şampiyonun belli olmasına bir maç kala kıyamet koptu. Galatasaray final serisinden çekildiğini açıkladı.
80′li yılların başından beri spor dünyasını büyük bir zevkle takip etmekteyim. 80′li yıllarda Fenerbahçe ve Galatasaray rekabetinden ebedi dostluk diye bahsedilir, iki takımın arasındaki karşılaşmalar en ilgi çekici olayların başında gelirdi. 90′lı yılların başında holiganizm İngiltere’den Türkiye’ye sıçradı ve döner bıçağı, sopa gibi çeşitli aletlerle donanmış taraftar grupları arasında kavgalar başladı. Bu olaylar dehşet verici gelmekle birlikte sporseverleri çok fazla rahatsız etmiyordu çünkü bu gruplar maçlardan önce, sabaha karşı belli bir yerde randevulaşır, kendi aralarında kavga edip birbirlerini yaralarlardı; genelde birbirlerinden başka kimseye de zarar veremezlerdi. Yıllar geçtikçe bu hasta ruhlu insanlar sporseverleri de rahatsız etmeye başladılar. Stadyumların çevrelerinde veya sokaklarda holiganizm ile hiçbir ilgisi olmayan sporseverlere saldırdıkları gibi tribünlere de girdiler, koro halinde ağza alınmayacak sözcükler içeren küfürlü tezahüratlar yapmaya başladılar ve neden oldukları kavgalar ile gerçek sporseverleri bıktırarak tribünlerden kaçırdılar.
2000′li yıllardan sonra tribünlerdeki bu bozulma, kulüplerin yönetimlerine de sıçramaya başladı. Tribün ve sokaklardaki gergin havanın etkisinde kalan yöneticiler sert demeçler ve restleşmeler ile ciddi seviyede huzursuzluklara neden olmaya başladılar. Spor dünyasının geneline yayılan bu huzursuz atmosfer şike soruşturmaları sonrasında daha da ciddi bir soruna dönüştü. Şike soruşturmasının başlamasıyla birlikte Fenerbahçe ile Galatasaray arasında düşmanca bir çekişme başladı.
Son 10 yıldır dış mihrakların körüklemesi sonucu sosyal, ekonomik, dini ve etnik etkenler kullanılarak bölünmeye zorlanmakta olması nedeniyle yeterince gergin olan toplumumuz, spor dünyasında da aradığı huzuru bulamazsa, çözümü nerede aramalı? Spor; barış elçisidir, fiziksel ve zihinsel sağlığın sırrıdır. Spor yaparken mutluluk hormonu salgılanır, bir spor karşılaşmasını seyretmek sporseverler için dünyanın en zevkli uğraşıdır. Olimpiyat oyunları, Dünya Kupası, Premier League, NBA gibi organizasyonlara baktığımızda, kitle sporlarının ne kadar büyük bir şölen havasında geçtiğini hep beraber görüyoruz. Türk sporunun en güzel organizasyonlarından birisi olan Beko Basketbol Final Serisi yöneticilerin sağduyudan uzak yaklaşımları yüzünden ne hale geldi? Yöneticiler yol gösterici olmak yerine bilinçsiz grupların ve kişisel egolarının etkisinde kalarak spor dünyasını savaş alanına çevirdiler. Bu ortam, Türkiye’ye yakışmıyor. Galatasaray ve Fenerbahçe kendilerine yaraşanı yapıp el sıkışarak “Ebedi dostluk, ezeli rekabet” dönemine geri dönmelidir. Büyük kulüpler toplumun önder kuruluşlarıdır ve yol gösterici olma sorumluluğuna sahiptirler.
Yayın Ortamı: Spor Kritik
Yayın Tarihi: 16.09.2014